Sosyal Gruplar

Müslümanlara Nasihat Edilmiş Olsaydı Bu Kadar Azgınlık Olmazdı


Lüks

Mehmet Şevket Eygi
klişeler dışına çıkarak Müslümanları sorguluyor. Müslümanlığın manasını. Buyrun okuyalım...


MÜSLÜMANLAR çağdaş, modern/asri hayata, züccaciye dükkanına giren fil gibi girdiler.
Onlara etkili şekilde öğüt verilmiş olsaydı, bu kadar fısk, fücur, günah, isyan, tuğyan, azgınlık olmayacaktı.

Eline para ve imkan geçiren bir kısım Müslümanlar lüks, israf, sefahat, saçıp savurma, gösteriş, gurur, kibir, aşırı tüketim, aşırı konfor bataklıklarına yuvarlandı.


Son 25 yıl içinde lüks meskenlere, lüks binitlere, lüks dekorasyona, lüks yazlıklara, lüks giyim kuşama, lüks yemeğe içmeye trilyonlarca dolar harcandı.
İslâm bunları günah ve isyan olarak gösteriyordu ve Müslümanlar bunları yaptılar.
Bunlara harcanan trilyonlarla güçlü eğitim kurumları, güçlü bir medya, güçlü kültür müesseseleri kurulabilirdi. Neler yapılmazdı ki...

1. Büyük ve ciddî bir İslâmî bilgi bankası kurulabilirdi.

2. Bir milyon tirajlı haftalık bir dergi yayınlanabilirdi.

3. Günde iki milyon satan çok güçlü ve etkili bir gazete çıkartılabilirdi.

4. Milyonlarca Müslümanı kırsal kesim kültüründen şehir/medeniyet kültürü dairesine sokacak çalışmalar yapılabilirdi.

5. Vasıflı, güçlü, üstün, temiz süper Müslüman elemanlar yetiştirilebilir ve bunlardan zaferden zafere koşan kadrolar kurulabilirdi.

6. Sadece Türkiye halkını değil, bütün dünyayı nurlandıracak, insanlığı akın akın hidayet yoluna çekecek tebliğ, davet, irşad, müjdeleme, uyarma teşkilatı kurulabilirdi,

7. Temizlikte, şeffaflıkta bütün dünyaya örnek olunabilirdi.

Maalesef bunlar yapılmadı.

Müslümanlar para, mal, servet, zenginlik tuzağına düştüler.
İslâmî hareket ve siyasal İslâm kirlendi, kirletildi.
Tarihte benzeri görülmemiş bir haram yeme çığırı açıldı.

İslâm dinine aykırı bir sürü günah işlendi, isyan sergilendi, fısk ve fücur yapıldı, ahlâksızlık ve karaktersizlik irtikab edildi.

İslâmî kesimde yüz milyarlarca dolarlık kara, kirli, necis para birikimi oldu.
Bazıları o kadar kudurdular ki, evlerinin banyo musluklarını altınla kaplattılar.
Yerli taşı beğenmediler, Brezilya’dan gelme “lüks” granit satın aldılar.

Otomobilleriyle gururlandılar.
Yazlıklarıyla gururlandılar.
Servetleriyle gururlandılar.
Elbiseleri ve ayakkabılarıyla gururlandılar.
Bunların aldatıcı dünya oyuncakları olduğunu düşünmediler. Kur’an’ı, Sünneti, hikmeti (bilgeliği) dinlemediler.

Beş yıldızlı otelleri beğenmediler, yedi yıldızlı otellerde caka sattılar.
Şeriat hükümlerini ve İslâm ahlâkının hiçe saydılar.

Müslümana yakışmayan hedonist ahlâk ile ahlâklandılar.
Kıymetli yıllar boşa gitti.
Trilyonlarca dolar boşa gitti.
Şeytanın maskarası oldular.

İ’lâ-yı kelimetullah için harcanması gereken büyük meblağları nefs-i emmareleri, cemaat asabiyetleri, erbab haline getirip putlaştırdıkları baronları uğrunda israf ettiler.

Din işlerine, cep telefonuna verdikleri önem kadar değer vermediler.
Nur topu günlerin kanına girdiler.

Onlara nasihat etme imkanına sahip oldukları halde etmeyenler ne büyük bir vebal altındadır...